23 Mayıs 2014 Cuma

Josh Wise

Nascar'ın merkezinin bulunduğu Charlotte'da sezonun ortalarına doğru all-star yarışı yapılır. Her ne kadar "ulan motorsporlarının doğası gereği zaten her yarışta tüm starlar beraber yarışır" diye itirazlar olsa da, bu yarışa daha önce yarış ve şampiyonluk kazanmış seçkin isimler katılır. Format da değişiktir, puan için değil sadece kazanmak için yarışılır. Kazanan da 1 milyon doları cebe indirir.

Geçen hafta yine All-star yarışı yapıldı ve yarışı Jamie McMurray kazandı. McMurray son zamanlarda pek başarılı olamıyor ve yarış öncesinde bahis siteleri kendisine 1'e 40 veriyordu. O yüzden kazanması sürpriz ve güzel oldu.

Ama esas sürpriz başka idi. Yarışta Josh Wise adlı pek tanınmayan bir sürücü de yer aldı ve 22 yarışçı arasında 15. olarak liderin turunda yarışı bitirdi. Kariyerinde 78 yarışa katılan, bu yarışların sadece birini liderin turunda bitirebilen, çoğunda ise start and park adı verilen taktikle lastik ve benzin harcamadan takımına yarışa katılım parasını kazandıran bu kişi nasıl oldu da bu yarışa katılabildi?
Josh Wise ve arabası

Anlatalım: Geçen sezonlarda all-star formatında bir değişiklik yapılarak 1 sürücünün de oylama yoluyla yarışa katılabilmesi sağlandı. Geçen sezonki oylamayı kadın sürücü Danica Patrick rahatlıkla kazandı. Bu sene de kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu, ki, oylamayı sürpriz yaparak Josh Wise kazandı.

Kazanmasının sebebi, sosyal medya sitesi Reddit.com'da organize olan kişilerin oy yağdırmasıydı. Danica gibi popüler birini oylamada yenmek kolay değil (kendisine yazdığım mektup için tıklayınız), ancak Nascar'ın teknik bir enayilikle birden fazla oya izin vermesi redditçilerin işini kolaylaştırdı.

Josh Wise rastgele seçilmiş bir isim değil. İlk defa Reddit'in Nascar bölümünde yazıp çizen Denis Pavel adlı kişi tarafından Bristol yarışında simsiyah ve sade arabası ile güzel mücadele etmesiyle farkediliyor. Yeni çıkan sanal para Dogecoin de kullanılarak 55 bin dolar toplanıyor ve Talladega'da yarışması sağlanıyor.

Sonra Josh Wise'ın kendisi de Reddit'e üye olup aktif bir şekilde takipçileriyle iletişime geçiyor ve all-star yarışması için destek istiyor ve eğer katılabilirse beleş olarak Dogecoin'in reklamını yapacağını söylüyor.

Nihayetinde all-star yarışına katıldığı gibi, bu süreçte ekstra toplanan 120 bin dolarla daha rekabetçi lastiklere yatırım yapacağını da beyan ediyor.
Sinirli Danica Patrick

Henüz Nascar'dan ses çıkmasa da, böyle bir hatanın tekrar olmaması için zengin kafalarını yormaya başladıklarına eminim

Josh Wise hikayesi devam ediyor ve şahsen takip etmeye devam edeceğim.

Reddit.com sitesindeki Josh Wise konulu başlıkları da bu aramadan takip edebilirsiniz.



9 Mayıs 2014 Cuma

İrlanda Giro'su Başlıyor!






İtalya Bisiklet Turu yarın Belfast’ta başlıyor. Kulağa biraz tuhaf geliyor. İtalya ve İrlanda. Ama organizasyon para kazanmak, ülke de kendini tanıtmak isteyince “Grande Partenza” bu sene İtalya’dan çok uzak bir yere alındı (isim de TdF’dan arak bu arada). Uluslararası politikayla biraz ilgilenen biri için “Belfast”, 2-3 yıl önceye kadar, savaş, karışıklık, bombalama, IRA demekti. U2, “Bloody Sunday”, Bobby Sands, Guildford Dörtlüsü falan.  35 yıldır benzer bir savaşı sürdüren ülkenin evlatları olarak Belfast ve Diyarbakır’ın benzerlikleri ve farklarını görüp dersler çıkarıyoruzdur umarım. Neyse… 

Bu akşam Belfast’ta koşulacak takım saate karşı etabı, şehrin üstündeki koyu, karanlık havayı tüm dünya gözünde pembeye çevirmek, “Belfast”ın yeni kuşaklarda başka çağırışımlar yapmasını sağlamak için bir umut olacak. Zaten çayırdaki koyundan belediye sarayına kadar her yer pembeye boyanmış durumda bu umutla. Bu pazarlama motivasyonu haricinde, İrlanda etaplarının pek cazibesi yok sayılır. Marcel Kittel’den iki sprint zaferi bekleyebiliriz. Ha bir de, 2. Etap’ta meşhur İrlanda Denizi rüzgarıyla peloton bölünebilir. Hava yağışlı da olursa, gazeteler artık “Epik bir yarış oldu” manşeti atarlar. Takımlar isterse olur istemezse olmaz. Fakat, sonuçta, doğasever değilseniz, who gives a fuck about a bike race in Ireland? 

Giro’nun bu seneki bir başka sıkıntısı da büyük favorilerin hepsinin Fransa Turu’nu seçmiş olması. Yeni dünyada artık TdF’a girecek olanlar Giro’nun yakınından bile geçmiyorlar. Froome, Contador, Valverde ve hatta Nibali bile “PEMBE İÇİN SAVAŞ” sloganını pas geçtiler. Kim var elimizde bakmadan önce parkura devam edelim. 








İrlanda’da 3 günlük “Troubles”ın ardından Giro memleketine dönecek. Slav ve Arnavutlar’ın son 20 yıldır AB’ye göç kapısı olarak kullandıkları Bari’den giriyoruz. Parkurun bundan sonrası, kuzeye varana kadar banal. Sanki Sinyor Vegni bu sene pek özenmemiş parkur seçimine. Belki de Mica Acquarone’nin işten atılmasına yol açan skandal dikkatini dağıtmıştır. Giro ‘14’ün öyle çok düşünülüp titizlenilmiş havası yok.  Özellikle ilk iki hafta Caner Eler’in mikrofon başındaki her numarasına ihtiyaç duyacağız. Yarışın İtalya bölümünün açılışı (bir gün dinlendikten sonra) 112 km’lik bir acayip düz etap. 3 saatin altında sürer, Kittel kazanır. Bir İrlanda’ya için Ya Rab, ne etaplar batıyor!! 

Çizme’nin güneyinden kuzeyine çabuk çıkmak için toplamı 660 km’lik üç etap arka arkaya sıralanmış. Taranto - Viggiano ile tırmanışlar başlıyor ama GK iddialılarını rahatsız edecek ölçüde değil. Hatta Montecassino hariç ciddi bir zorluk içeren finiş yok gibi. II. Dünya Savaşı’nın en sert çarpışmalarından biri olan Montecassino ile ilgili bir film seyretmiştim. Savaşı Almanlar kazanmış olsaydı, bu noktada Wermacht paraşütçülerinin yaptığı savunma destanlara sığmazdı ama tarih yazımı muzaffer tarafın elinde. Siz yine de okuyunuz.   


Bu sene Giro’da 1 TTT, 2 ITT, 3 tane de dinlenme günü var. Yarış 4 takvim haftasına yayılmış durumda. İkinci hafta sonu TV reytingleri de düşünülerek yokuşlara ayrılmış. Foligno - Montecopiolo  etabının sonuna doğru Giro havasına girmeyi umuyorum. Pazar günkü Lugo - Sestola etabı da 17 km’lik Passo del Lupo  yokuşuyla bitecek (Kurt Boğazı güzel isim). Çok dik olmasa da yüksek tempo nedeniyle bacakları cayır cayır yakacak. 


9. Etap

Üçüncü hafta yemekleri ve gülümseyen kadınlarıyla bilinen Emilia-Romagna bölgesinde başlayacak (kuzeye çıktıkça havadan, güneye indikçe sıkıntıdan pek gülümsemez İtalyan kadınları). Modena’dan yola çıkıp 177 km sonra Salsomaggiore kaplıcalarında biten etap Parma’nın içinden geçiyor. Parma demek parmezan peyniri ve jambon demek!! Kadına gerek bile yok. 

21 Mayıs Giro’nun en uzun etabı olacak. 249 km. Parma’dan başlayıp (aslında Collecchio) Akdeniz’e varıp, Cenova’yı geçerek Savona’da finiş göreceğiz. Savona öncesi “Kedi Burnu” yokuşu var (Naso di Gatto) ama daha güzeli, finişe kadarki 25 km’lik iniş. Kaçış grubu, veya kaçış grubu yakalandıktan sonra oluşacak kaçak/kaçaklar uçarak inecekler. 

Geldik Şarap Etabı’na. Valla RCS 12. Etabı böyle tanıtıyor.  Barbaresco - Barolo arasında 46 km’lik bireysel zamana karşı etap klasmanda önemli fark yaratacak. Çok sert olmasa da 2 yokuş var. Rouleur tarafı da gelişmiş favorilere dikkat (Cadel, Hesjedal?). Barolo ve Barbaresco Piedmonte bölgesinin medar-ı iftiharı şarapları. Üreticisi, senesi, saklanma yılı falan hep kontrol altında. İkisi de Nebbiolo üzümünden yapılıyor. Oldukça sert, gövdeli, fiyatı kalın şaraplar. Çok sıkı et yemekleriyle ancak içilebiliyorlar. Şahsen, parkur üstündeki Alba’nın Dolcetto’sunu daha bir severim. 

Etap 12 - Barolo-Barbaresco (ITT)

Giro'nun 12. Etap için Santini'ye hazırlattığı mayo
Kafaları bulduktan sonra ayılmak için düz bir sprint etabı (13. Etap: Fossano – Rivarolo Cavanese) gerekir. Kittel bu etabı kazandıktan sonra Giro’dan ayrılabilir çünkü ertesi gün dağlar başlayacak. Arka arkaya 3 etap da yüksek dağ etabı ve yokuşla bitecek. Yirmibir etabın sekizi sprint, dokuzu da zirve finişi içeriyor. 


16. Etap
(Gavia-Stelvio-Val Martello)

27 Mayıs’taki 16. Etap harika. Kısa (139 km) ve acımasız. Gavia, Stelvio ve Val Martello’yu tırmanırken toplam 60 km yokuş var. Yarışın bu son haftasında Pembe Mayo savaşları kızıla boyanır diye umuyoruz. Purito beni mahçup edecek mi, Quintana TdF’13 başarısını İtalya’da tekrarlayacak mı ortaya çıkacak. Eski kurt Cadel Evans’ın çok geride kalmamasını diliyoruz. Ona bakıp bakıp 50 yaşında yokuş çıkmaya başlayan blog yazarları var!! 

17. etap kaçış grubunca kazanıldıktan sonra tekrar bir dağ parkuru var önümüzde. Dolomit Dağları’nı gergef gibi işliyoruz. Belluno’dan çıkar çıkmaz tırmanmaya başlayacak peloton 54 km. sonra San Pellegrino Geçiti’ne varacak ama daha önünde 120 km var. 18. Etap Valsugana’daki 17 km’lik yokuşla son bulacak. 


19. Etap - Yokuş ITT profili (Monte Grappa)

Yarışın son hafta sonuna doğru gelirken 30 Mayıs Cuma günü yokuş ITT’si için ekran başına geçeceğiz. Giro’nun Plan de Corones’deki saate karşıları hala akıllarda. Bu kez  Bassano del Grappa’ya taşımışlar etabı. İlk 7.5 km düz, sonraki 19 km cehennem. Ortalama %8.0 eğim var!! İş Zoncolan’a kalır mı emin değilim açıkçası. Bu etabın sonunda Giro’yu kazanan belli olabilir. Elbette son yokuş da nihayete ermeden kazananı belirlemek imkansız. Fakat ben işin ITT ile biteceğini düşünüyorum. Yine de, son dağ Monte Zoncolan ise büyük konuşmamak gerek. Bu kadar kısa sürede efsane olan az sayıda yokuştan biri  Zonk (Angliru ve Kappelmuur ile beraber). İlk kez 2003’de çıkıldı ama Gilberto Simoni’nin zaferiyle beraber hemen efsane oldu. Ovara’dan çıkılan parkurun uzunluğu 10.1 km ve %11.9. Delilik. Gerçekten delilik…

20. Etap  - Monte Zoncolan


Giro 2014 bu sene Trieste’de bitiyor. Bölgenin İtalya’ya katılışının 60. yıldönümü buna sebep. Yoksa ne işimiz olur allasen? Peki Trieste’de Pembe Mayo’yu kim giyecek


KİMLER VAR? 

Valla yukarıda kimlerin yarışı pas geçtiğini saydık. Hevesliler arasında ise Richie Porte bitmek tükenmez hastalığı, Chris Horner da araba çarpması sonucu yoklar. Nairo Quintana öne çıkan ilk isim. Movistar’daki  Valverde Lobisi nedeniyle Fransa Turu’ndan kesik yiyip İtalya’ya gönderilen Nairo bu sene San Luis turunu kazandı, Tirreno’da ise Contador’un arkasından ikinci oldu.  Büyük favori oluşu TdF2013’den geliyor. Bahisçiler de Kolombiyalı’yı öne sürüyorlar. Igor Anton, Andrey Amador ve Eros Capecchi gibi iyi yardımcıları var. Quintana kazanırsa büyük iş yapmış olacak ama 24 yaşında Giro’yu kazanamayana da kızılmaz (A.Schleck hariç, ona günde 5 vakit küfredebilirsiniz). 

Türk insanı bu çocuğu tutmaz da kimi tutar?

Sırada Joaquin Rodriguez var. Katalunya’da  Contador ve Quintana’yı geçip şampiyon oldu ama Klasikler’de şansı yaver gitmedi. Amstel’de düşüp kaburgasını kırınca başarılı sonuçlar alamadı. Şimdiye kadar iyileşmiş olması gerekir ama Purito’nun sıkıntısı 46 km’lik ITT olacak burada. 2012’de Hesjedal’a da saate karşıyla kaybetmişti. Rodriguez’in zirve finişindeki bonus saniyelere ve yokuş ITT’sinde süper bir derece yapmaya ihtiyacı var. Yoksa 46 km’de yiyeceği zamanları çıkaramayabilir. 


Purito, bir kere giy, bir daha çıkarma!

Geçen sene Rigoberto Uran, Cadel Evans ve Michele Scarponi klasmanda Nibali’nin hemen arkasındaydılar.  Rigo Wiggo’yu desteklemek için katılmış, İngiliz yağmurlu bir günde şişip kalınca zorunlu takım lideri olarak çok iyi bir derece almıştı. Uran bu sene OPQS’de. Sky’dan ayrılması bence de doğru bir karardı. Wiggo, Froome, Porte, Henao’nun hangi biriyle uğraşacaksın birader? Kolombiyalı’nın işi yine de zor. DeGendt ve W. Poels’dan yeterli yardımı alabilecek mi şüphedeyim. DeGendt takımdan ayrı düz koşu yapmayı seven biri.  Buna ek olarak Lefevere’in takımı sprint ve klasik DNA’sına sahip, genel klasman koşmayı pek bilmez. Bu evrimi geçirmesi gerekiyor. Uran Giro’yu kazanırsa Omega Pharma en güçlü takım sıfatını Team Sky'ın elinden alır. 


Rigoberto Uran

Cadel Evans ve Michele Scarponi’yi beraber analım. Cadel 37 yaşında ama süper bir sezon geçiriyor. TDU’da 2., Bask Turu’nda 7 oldu, bol tırmanışlı Giro del Trentino’yu da kazandı. Favorilerin içinde saate karşısı en iyi olan o. Peki “Old man can jump?” Valla zor ama ilk 5 desem? Takımda Samu Sanchez de var ve Klasikler’de Gilbert’e çalıştığı gibi çalışırsa Evans’ın yükü azalır. 

Scarponi de (Cadel kadar olmasa da) iyi bir hazırlık dönemi geçirdi. Bu yarışa lider olarak gelmesinin bedelini Fransa’da Nibali’ye gregario’luk yaparak ödeyecek. 35 yaşında artık o bedeller ödenir. Scarponi kendi yarışında hep en iyi performansını verir. Dereceleri bunu gösteriyor. Yokuşların abuk sabuk yerlerinde çılgın ataklar yapmaz ve gücünü sona saklarsa klasmanda daha iyi bir yer elde edebilir. Yaşlılıkta son mermiyi saklamak lazım… İlk 3 için onu daha şanslı görmemin bir nedeni de Astana'nın süper kadrosu.  P.Tiralongo, E.Gasparotto, Janez Brajkovic ve Fabio Aru dörtlüsü ölüyü bile zirveye çıkarabilir. 


Duygusalım, sofistikeyim, eşim piyanist...

Bir Ryder Hesjedal vardı değil mi? 2012’de Külkedisi gibi gelip yarışı kazanmış, hepimizi kendine hayran bırakmıştı. Ama o yarış “kriptonit” etkisi gösterdi, hala kendine gelemedi. MTB zamanlarında doping kullandığını açıkladıktan beri performans gösteremiyor. Mental açıdan bir problemi var. Cadel’le birlikte o da ITT’de iyidir. Ama öncelikle yine yokuş çıkabildiğini görmemiz gerek. Garmin’de Hesjedal’dan çok Dan Martin’e dikkat etmek gerekir ama Giro onun için aşırı dik kalabilir. 

Dan Martin - Kuzen
12 Eylül’den önce “kontenjan senatörü” denen bir şey vardı Meclis’te. Kerli ferli adamlar Cumhurbaşkanı tarafından seçilip Senato’ya atanırlardı. Ne iş yaptıklarını pek bilmezdik. Toplantılara katılırlar, arada inceleme gezisine çıkarlar, sıkı maaş alırlardı. Onları halk seçmediği için kimseye de eyvallahları olmazdı. Bu Ivan Basso da biraz öyle. Nasıl oluyorsa oluyor, istediği yarışın kadrosuna giriyor. 

Bu sene Giro’da üşüdüm, Fransa’ya katılayım ben”, 
Tabi paşam.” 
Yok Fransa’da pişik oldum ben yine Giro’ya girecem” 
Gel gülüm”,
Ama kıçımda çıban çıktı?” 
Hemen kadrodan çıkaralım ne demek?” 

Bu ne abicim? Zamanında aldığı başarılardan sonra, karizması ve yakışıklılığıyla hala idare ediyor. Takıma ortak mı oldu nedir? İlk 15’te bitirir mi? Şüpheli. 

Diğer İtalyanlar arasında ben Ivan Santaromita ve Diego Ulissi’yi merak ediyorum. Genç(!) Santaromita artık 30 yaşında. O “tricolore” mayonun hatırına bas artık! Yine ilk 20’de yer alacaksan hiç uğraşmayalım. Ulissi  ise Lampre’de Niemec ve Cunego’dan sonra gözüküyor ama Cunego’dan GK’da bir şey olmayacağını biliyoruz. Ulissi ve Niemec arasında hangisi öne çıkarsa takımı arkasına alır. O açıdan Formula 1 gibi biraz. Önce kendi takım arkadaşını geçeceksin. 

Dario Cataldo da Sky’ın umudu. Sky aslında Giro’ya Porte’yi getirecekti ama takım bu sene bir tuhaf. Herkes ya hasta (Porte), ya formsuz (Edvald BH), sakat (Froome) veya kan değerlerinde bir anormallik var (Henao, Tiernan-Locke). Takımın adı Discovery veya US Postal olmadığı için mi kimse konuşmuyor anlamıyorum ki? Bunu fark eden bir tek ben olamam değil mi? 

Domenico Pozzovivo da (Ag2R) yokuşçu fiziğinin avantajını zamana karşıda kaybedenlerdendi. Ama çalıştı çabaladı ve geçen sene Giro’da 10, Vuelta’da 6. olmayı başardı. Bu sene üstüne koyar mı? Çok mümkün. Pozzovivo’yu ilk 5’de göreceğiz bence. 


Nicholas Roche - Kuzen
Büyük yıldızlar olmasa da küçük küçük bir sürü hikaye var yarışta: İrlanda’da başlayan yarışta Nicholas Roche’u anmadan olmaz.  Babasının peşinden o da kazanır mı? Yok kazanmaz ama Vuelta’da ilk 5’i var. İttirir kaktırır ama Zoncolan’da kalır. Takım arkadaşı Rafa Majka (Tinkoff Saxo) var, kim lider kim domestik çok şüpheli. Trek’te Robert Kiserlovski var. Sanki son hafta ona da çok sert gelecek gibi. Sonra  Purito’nun kankası Daniel Moreno var. Süper domestik ama her zaman “Ustama bir şey olursa hemen yerine geçerim” mesajıyla yarışır. L’Alpe d’Huez fatihi Pierre Roland (EUR) var. Yaratılan beklenti nedeniyle inşallah o zafer kariyerine mal olmaz. Fransa'daki yarışlarda büyük bir baskı oluyor üstünde. Giro’da daha sakin yarışacaktır. 

Yokuş klasmanı için Stefano Pirazzi (Bardiani CSF) ve Emanele Sella (Androni Giocc.) ikilisi var.  Tırmanışlarda illa ki göreceğiz onları ama GK’a nefesleri pek yetmez gibi. Sella’nın takım arkadaşı, eski dope, saçları kesilince gücünü de kaybeden Franco Pellizotti de “21” numarayla takım lideri havasında. Trentino’da 9. oldu ama strateji değiştirip Yokuş Klasmanı’nı da kovalayabilir (daha önce kazandı ama Sella daha şanslı). Belkin’in mutlu Hollandlılar’ı Wilco Kelderman ve Stefan Kruijswijk ‘i de anayım, hakları kalmasın. O yakıcı arzu olmadan bu yarışlar kazanılmıyor ağalar. 

E SPRİNTLER??

Tabii bir de sprinterler var elbette: Marcel Kittel uzak ara en büyük favori. 5 etap falan alabilir. Aynı dönemde Cavendish de Kaliforniya’da yarışacak. Birbirlerine Fransa Turu için peşrev çekecekler. Sanal peşrev! Kittel artık dünyan en iyisi mi? Cavendish’in hırsı ve azmi onu tekrar tepeye çıkaracak mı? Soruların bir bölümüne Kittel Giro’da cevap verecek. Karşısında eski kurt Petacchi var ama yaşına hürmeten yazdım. Ale-Jet’in kayda değer bir treni yok, trensiz de işi çok zor. Genç tayfadan Michael Matthews (Orica GE), Elia Viviani (CAN) ve Nacer Bouhanni (FdJ) en büyük rakipleri olacak. Giacomo Nizzolo (TREK), Roberto Ferrari (Lampre), Davide Apollonio (Ag2R) gençler klasmanında, Borut Bozic (AST) ve Francesco Chicchi’de (Neri Sottoli) tekaütler grubunda Kittel’le başa çıkmaya çalışacaklar. 

GENÇLER KLASMANI

Nairo Quintana'yı kuponlarınza tek at olarak yazınız. Eğer kendisini uzaylılar kaçırırsa Rafa Majka veya Wilco Kelderman'ı düşünebiliriz. Fabio Aru'ya kalmaz, kalırsa çok şaşırırım. Ya Ulissi? "Perché no?"

PUAN KLASMANI

Kittel yarışın sonuna kadar kalmayacağına göre İtalyanlar arasında geçer gibi geliyor. Elia Viviani ve Giacomo Nizzolo, Nacer Bouhanni ile kapışırlar bence.

YOKUŞ KLASMANI

Pierrre Rolland? İtalya dışından biri kazanacaksa o Rolland olur ama ben yine de Pirazzi ve Sella'nın asıl favoriler olduğuna kaniyim. Bir başka İtalyan? Matteo Rabottini ve Pellizotti (GK favorilerini pas geçtim. Yoksa Purito veya Quintana kazanır gibi)

Stefano Pirazzi kim demeyin, bu arkadaş işte...


Parkura baktığımızda ilk 2 haftası “uyuz” görünse de, yarışı yarış yapan takımlar ve bisikletçilerdir. Onlar isterse, en sıkıcı parkurda bile harika bir yarış seyredebiliriz. Zaten son hafta mükemmel etaplar bizi bekliyor.  Mayıs demek bahar demek, bahar demek yeni umutlar demek. Dua edelim de Giro bize bisiklet sporu için yeni umutlar versin.

İyi seyirler.